1 Aralık 2010 Çarşamba

ARİF NİHAT ASYA'nın dilinden: "Noel Baba"


Büyük usta, bayrak şairimiz Arif Nihat ASYA yılbaşlarında yapılan Noel Baba eğlencelerine bir atıfta bulunmuş yıllar evvel.

1960 yılında yazılan bu yazı günümüzü daha da güzel anlatıyor bize..


Noel Baba

-Yılbaşı neyimiz olur? diye soruyorum.

-29 Ekim'imiz midir 30 Ağustos'umuz mudur Ramazan Bayramı'mız mı Kandilimiz mi Kurban Bayramı'mız mı? diye sual açmak da yersiz olmazdı.

Biz muharremlerle martlarla başlayan yıllar da biliriz. Ki hiç biri böyle şımarıklıkla böyle ayyaşlıkla böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi efendi yıllardı.

Memleketimize herhalde Beyoğlu'ndan giren Haliç'i atlayarak Fatih'lere Aksaray'lara sonra Rumeli'ye ve Boğaz'ı aşarak önce Kadıköy'lere Moda'lara ve sonra Üsküdar'lara ve oradan Anadolu'ya geçen bu bunak neyimiz olur: Babamız mı dedemiz mi amcamız mı yoksa Avrupalılıktan pirimiz mi?

İstanbul'un Tepebaşı'ndan Adana'nın Tepebağı'na kadar her yeri bilen her yere uğrayan bu moruk kimdir necidir?

Bir resmine bakarsanız Havarilere öteki resmine bakarsanız Rasputin'e benzeyen bu iskambil papazı aramızda nenin nesidir bunu hiç merak ettiniz mi?

Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu: O Haçlı Seferlerinden kalma bir kılınç artığıdır. O zaman silahla giremediği yerlere şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor.

O evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir. Kardeşlerini Mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor.

O adıyla sanıyla bir misyonerdir ki şu memlekette ocağına incir dikildikten sonra kılığını değiştirmiş. Ve bizi avlamaya kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan; çocuklarımızdan başlamıştır.

Bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz fedakârlığının sebebini düşünmediniz mi?

Bırakın onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını çekince gördünüz. Sakalı elimde kaldı ve altından Lüsifer çıktı.

Bilirsiniz ki casuslar da kıyafetlerini ekseriya böyle değiştirirler.

Bu mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin yahut bırakın: Haç'ında çarmıha gereyim onu.

Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak bir şeyimizi çalmıştır..

7 Kasım 2010 Pazar

Hoşçakal LimeWire...


Vee bir yasak daha..
Popüler paylaşım programı LimeWire, telif haklarını çiğnediği gerekçesiyle hakkında açılan sayısız davalardan birini kaybetti ve kepenkleri indirdi.

Sanırım alışmam zor olacak.. Virüssel açıdan kendisine pek güvenmesem de bilgisayarımdaki en işlevsel, en sevdiğim programdı..
Bakalım aynı akıbet 'BitTorrent' vs.nin başına gelecek mi...

26 Ağustos 2010 Perşembe

Anne ve prensesinin 'günlük' maceraları :)

İşte dünyaya henüz merhaba demiş bir melek; onun fotoğraflarını her gün farklı bir konseptte çeken harika hayal gücüne sahip bir anne.. ve işte ortaya çıkan sevimli mi sevimli sonuç:






bu harika fotoğraflar kime aitmiş diye merak ederseniz ya da bu şirin meleği takip etmek isterseniz işte kaynak:
http://milasdaydreams.blogspot.com/

5 Ağustos 2010 Perşembe

İnception/Başlangıç


İlk yorumumu alt satırlara saklayamayacağım: Kesinlikle harika!

Vizyona girdiği 30 Temmuz 2010'un hemen ertesinde Trabzon Forum'da eşimle izlediğim, ikimizin de hala etkisinden kurtulamadığı mükemmel film!

Filmde 'aman bir cümle kaçırmayayım, her sahneyi anlayayım' diye zihnimi öyle bir açmışım ki sinemadan çıktığımızda başımın ağrıdığını hissettim :)
(tabi bunda migrenim ve salonun kliması da etkiliydi)






Velhasıl, bana sorarsanız yılın en iyi filmiydi, hatta son yılların en iyi filmiydi. Benim için Matrix kadar karmaşık, Harry Potter kadar fantastik ve hakkını yemek istemediğim nadide filmler kadar orjinaldi. Tekrar izlemek için DVD'sinin çıkmasını sabırsızlıkla bekliyorum. Baş ağrıma rağmen eminim ki tekrar izlediğimde 'aa burası böyle miymiş, burda bunu mu demek istemiş' diyeceğim birçok sahnesi olacak:)
Uzun lafın kısası, bu doyurucu kadrolu-senaryolu 'harikalar diyarını' sinema tadında izleme zevkinden kendinizi mahrum bırakmayın derim :)
İyi seyirler ;)


Bu arada, filmi daha iyi çözümleyebilmek adına birileri hiç üşenmemiş 10 adet hoş görsel hazırlamış; buyrun: http://www.mymodernmet.com/profiles/blogs/10-fantastic-inception

31 Temmuz 2010 Cumartesi

'ağızda dağılan' hediye :)



Hayır bu bir pasta değil..
Yoo oyun hamuru da değil..
Yazıdan anlaşıldığı üzere bu bir hediye. Ama 'kurabiyeli' hediye :)

Son günlerde sünnetlerde, düğünlerde, doğumlarda vs. adını sıkça duyar olduğumuz 'kurabiyeler'e biraz farklı bir boyut kazandırmak istedim. 'Yine anneme', kayınvalidemler adına doğum günü hediyesi hazırlattım ve ailemizi 'bir çatı altında' toplattım :)

İşte 'mutluluğumuzun tablosu':
sol üstte annem, elinde kasnak..
sağ üstte babam, 'hafif' göbekli TV izliyor..
sol altta erkek kardeşim, her zamanki gibi pc başında..
sağ altta eşim ve ben, el ele annemlerde..
ortada altta ablam, tuarçiyle (kedisi) bahçede..
yolda da kayınvalidem ve görümcem misafirliğe geliyor..


'Hımm iyi fikir, ben de yaptırayım' derseniz http://kurabiyebutik.com/default.asp adresini ziyaret edebilirsiniz. Şimdiden afiyet olsun :)

balonlarla sevinçten 'uçmak' :)

Yaklaşan doğumgünleri hem heyecan hem stres..

Sevdiklerimizi mutlu etmek asıl amaç; ama varılan nokta genellikle (popüler deyimle) 'banel'.

Ben de 'en değerlilerimden' annem için yaşadığım 22 yılın 'ilk' sürpriz doğum gününü yapmaya niyetlenmiştim :)

Bu 'ilk' doğumgünü farklı birşey olmalıydı, görülmemiş ve unutulmaz.. Araştırmacı bir ruhla internete sarıldım ve buldum :) İşte sonuç:

Annemin eski-yeni bütün arkadaşlarına, sevdiklerine ulaşıp annem için 3-5 kelime yazmalarını istedim.

Yazıları kartonlara yapıştırıp uçan balonların ucuna bağladım.

Paşa Garden Restoranın ufak salonu da bizim için ideal bir ortam oldu.

Geriye annemi oraya getirip "sürpriiiiizz!" demek kaldı :)

Ne dersiniz, çocuklar gibi şen olmak için uçan balon yetmez mi? :)

Buradan esinlendim: http://www.avoision.com/2009/03/09/awesome_birthday_surprise_my_o.php

30 Temmuz 2010 Cuma

El emeği göz nuru kapı süsüm :)

İnternette gezinirken görüp, hayran kalıp, "bende de olmalı" dediğim sevimli kapı süsü :)



Tabii uygulamaya geçerken 'Sezgin tasarım'dan yardım aldım :) Annemsiz bu işe kalkışsaydım muhtemelen burada yayınlayacak bir kapı süsüm olmazdı :)
Vee sonuç: İşte anneciğimin eşsiz yeteneği ve hayal gücüyle, bir de benim hadi bitirelim diye olur olmaz kapısına direnmemle ortaya çıkan sevimli şey;




Evde kalan düğmeleri değerlendirmek için harika bir fikir. Hem boş vaktimi daha güzel nasıl geçirebilirdim ki ;)

İthaf..


Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak..
Halbuki, biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak!

Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar mesele kalmayacak..
Halbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar;
Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar;
Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın gazabından kurtulamayacaklar!

Sezai KARAKOÇ